Upuzun bir aradan sonra herkese merhaba 🙋 Arada sırada bloga göz atmaya çalışsam da bayağıdır buralarda değildim. Bir süre yüksek lisansla meşguldüm; dersler, sunumlar derken bloga ayıracak zaman bulamadım. Ardından proje telaşı da başlayınca blogla olan bağım iyice zayıfladı. Bir yandan makalelerimi okur, projemi yazarım diğer yandan da çizgi roman okuyarak en azından kitaplardan kopmam diye düşünüyordum. Ama hiç de öyle olmadı. Projeden başımı kaldıramadım bile...
Savunmamı yapıp mezun olduktan sonra da bir türlü toparlanamadım. Bir süre düz yazı göresim ve okuyasım gelmedi açıkçası. Ara ara Sandman'e kaldığım yerden devam ettim. Yavaş yavaş, bolca ara vererek ciltleri arka arkaya devirdim. Şu seri sayesinde yıllık okuma hedefimde geri kalmadım en azından. Zaten okuma hedeflerimde beni hep çizgi romanlar kurtarıyor, bu senenin kurtarıcısı da Sandman oldu 😬
Kış sonundan beri kitap okumakta ciddi ciddi zorlandığımı fark ettim. Önceden de zorlanırdım, ama bu zorlanmanın diğerlerinden çok daha farklı olduğunu hissediyorum. Bu yüzden kapanmayı biraz da fırsata çevirmek istedim. Kitaplarımı, defterlerimi alıp balkona attım kendimi. Çiçeklerin, böceklerin, güneş ışığının eşliğinde Sandman okudum 🥰
Gerçi, Sandman'i okudum diyorum ama nasıl okudum bir de bana sorun... Başlangıcı gayet sağlamdı. Kimin kim olduğunu, ne yaptığını, nelerin döndüğünü kafamda iyice oturtmuştum. Ortalara doğru seriye bir şeyler oldu. Seri hemen bitmesin diye ciltleri birkaç gün arayla okuyorum. Olayları sindirip bir zaman çizelgesine koymak için de ciltler arası ara vermem gerekiyor. Ancak bu aralar bana hiç iyi gelmedi. Ciltler arası bağlantıları kurmakta zorlandım. Ben mi bir şeyleri kaçırdım, anlayamadım ama aralarda kopukluklar yaşadım. Kafamda soru işaretleriyle serinin 7. cildini bitirdim en son. Bu ciltle, az da olsa önceki ciltleri daha iyi anladığımı düşünüyorum. Fakat aklımda oturmayan yerler var hala. Spoiler yerim, diye seriyi araştıramıyorum da... O nedenle Sandman'i bir süreliğine rafa kaldırdım. Önceki ciltlere tekrardan göz atıp kaçırmış olabileceğim noktalara bakacağım.
Aynı şekilde, dizi ve film dünyasından da kopmuştum. En son ne zaman bir şeyler izlediğimi hatırlamıyorum bile... Önümüzdeki günlerde eskiden takip ettiğim dizilerin yeni sezonlarına bakmayı planlıyorum. Bir de birkaç yeni yapımı gözüme kestirdim. Onlara da bakıp kısa bir Dizi Notları hazırlamayı düşünüyorum 😉
Geçenlerde, kapanmaya birkaç gün kala D&R'dan ufak bir alışveriş gerçekleştirdim. A101lerde Nescafe'nin 11 liralık D&R hediye çeki kampanyası varmış, ondan faydalandım. Projeyle ilgilenmekten filtre kahve yapacak vakit bulamıyordum. Kahve ihtiyacımı karşılamak için de mecbur çözünebilir kahveye dönüş yapmıştım. O zamandan beri çözünebilir kahve içip duruyorum, kolayıma geliyor valla... Bu kampanya da işime geldi doğrusu, birkaç paket alıp kodlarını kullanarak D&R'ın şubesinden alışverişimi gerçekleştirdim.
Kampanyadan faydalanmak isteyenlere, kampanyanın ayrıntılarını incelemelerini tavsiye ederim. Mesela kurallardan biri, her alışverişte sadece bir kodun kullanılabileceğiyle ilgiliydi. O nedenle, alışverişi online olarak gerçekleştiremedim. Alışverişi online yapmadığım için de aldıklarıma ayrı bir yazı hazırlamayı gereksiz buldum. Alışverişin ayrıntılarını bu yazıya sıkıştırayım, dedim 😉
Şu maddeden dolayı, bir kitap = bir alışveriş mantığıyla hareket ettim ve 11 liralık kitaplar almaya çalıştım. Almak istediğim kitapların bir kısmını bulamayınca yedek alınacaklara yöneldim. 11 liralık kitap avına çıktım resmen. Ancak gereksiz aksiyonlara girmişim ben. Kasada kitap-kod-kitap-kod-kitap-kod şeklinde ilerleyeceğini düşündüğüm alışverişim, kitaplar ve kodlar şeklinde gerçekleşti. İşlemin bu şekilde olacağını bilseydim o ince kitaplardan birini sepetten çıkarıp Emma'yı da bedavaya getirebilirdim ama uğraşamadım artık...
Şu alışverişte değinmek istediğim iki nokta var. İlki, aldığım kitapların hiç birinin içinde kendi ayracı yoktu ki bu konu, kitap alışverişlerinde hassas noktam benim. Eğer ikinci el satın alınmıyorsa, kitabın ayracının eksik olmasını kabullenemiyorum. İnternet alışverişlerinde bile bu ayraçlar eksik edilmiyorken şubelerde durumun böyle olması üzücü... İkincisi, şubelerdeki kitap yokluğu... Şubeden alışveriş yapmanın bir diğer artısı, onca basımlar arasından istediğin kitabı inceleyip alabiliyor olmak. Kitabın herhangi bir yerinde herhangi bir hasarın olup olmadığına bakıp kendi seçtiğim kitabı almayı çok özlemiştim. Fakat bu deneyimi yaşayamadım, çünkü aldıklarımdan şubede birer tane kalmıştı. Salgından dolayı, internet üzerinden gerçekleştirilen alışverişlerin artmasıyla birlikte bu tarz durumları daha sık yaşayacağız gibime geliyor. Şubedeki müşteri yokluğunu da düşünürsek pek yakında kitapları depodan çıkarmak gereksiz gelebilir ve şubelerde kitaplar sadece göstermelik olarak rafa konulabilir. Şubelerden kitap almanın tek artısı, kitabı inceleyip almaktı benim için. Onu da yapamıyorsam ve internetten aldığım kitaplar elden aldıklarıma kıyasla daha hasarsız geliyorsa, elden alışveriş devrini kapatabilirim 🤷
Can Yayınları'nı bilmem ama İş Bankası'nın Hasan Ali Yücel klasiklerinde ayraç oluyor. Her kitap için çıkarıyorlar.
YanıtlaSilBenim için elden kitap alma devri bitti çünkü kitaplar çok pahalı. İnternetten bile her istediğim kitabı almıyorum. İndirim oranlarına göre alıyorum. Buna rağmen yine de pahalı geliyor.
İkisinde de ayraç olması lazımdı aslında... Şubelerde ne oluyorsa, o ayraçlar kayboluyor 😒
Silİndirimleri, kampanyaları takip etmek gerekiyor artık ki bazen, buna rağmen kitap fiyatları dudak uçuklatacak cinsten oluyor 😔