, , , ,

Aylık Rapor | Ağustos 2020


Bir başka aylık rapor yazısıyla merhaba! Ağustosu sıcaklarla boğuşarak, bolca dinlenerek ve oyun oynayarak geçirdim 😊 Eskiden oynadığım oyunlara güncelleme geldiğini duyunca bilgisayar başına geçtim, oyunlara şöyle bir göz atayım dedim. Ama kendimi biraz fazla kaptırmışım sanırım; bir baktım, ay sonu gelmiş bile 😁

Bu ay, yıllardır uğraştığım hedefime sonunda ulaştım. Dünyalar Savaşı'nın yorumunu yazıp şurada yayımlayarak, yazılacak kitap incelemelerini bitirdim 💃 Bu demek oluyor ki, kitabı bitirdikten hemen sonra incelemesini yazmaya başlayabileceğim artık 🙌

Lakin Dune Tanrı İmparatoru, tüm planlarıma ket vurmuş durumda... Ne planladığım gibi Sandman'e başlayabiliyorum, ne de doyasıya dizi ve film izleyebiliyorum. Kitabı arkadaşlarla beraber okuduğumuzdan, aşağı yukarı aynı kısımlarda olmamız için okumam gerekiyor; daha doğrusu gerekiyordu. Birlikte okuyoruz diye aslında bir yere kadar motive de oluyorum veya kendimi birkaç bölüm daha okumak için zorluyorum. Dune Tanrı İmparatoru'nun anlatımı serinin diğer kitaplarından çok farklı olduğu için ve önceki kitapla arasında zaman açısından bayağı bir fark bulunduğundan, olayları anlamakta ve takip etmekte zorlanıyorum. Bunu bitirmeden bir başka kitaba geçmek de istemiyorum. Anlayacağınız, böyle kalakaldım ve bilin bakalım, grupta kitabı bitirmeyen tek kişi yine kim oldu? 🤦 Dune'un filmiyle ilgili gelen haberleri, fotoğrafları gördükçe ve sızan Dune fragmanını izledikten sonra da gaza gelmedim değil, aslında... Öyleyse kitapla sabahlanacak, uykusuz bir geceye daha hoşgeldin diyorum 💁

Siz ağustos ayını nasıl geçirdiniz, neler yaptınız?

post signature
Paylaş:
Devamını Oku
, , , , , , , ,

Yorum: Dünyalar Savaşı - H.G. Wells

Tür: Bilim Kurgu, Klasik, Korku, Macera
Goodreads Puanı: 3,83 (241.402 oy)
Orijinal Adı: The War of the Worlds
Seri: -
Yayınevi: İthaki Yayınları
Çeviri: Ali Kaftan
Basım Yılı: 2018 (2. baskı)
Sayfa Sayısı: 256

"İnsanlarla karıncalar arasındaki bir savaştan daha fazlası değil bu."

H.G. Wells, bilimkurgunun atası, türe adını altın harflerle yazdırmış en büyük yazarlardan. Zaman Makinesi, Görünmez Adam, Doktor Moreau'nun Adası gibi eserleri ve düşünceleriyle âdeta zamanın ötesinden gelen bir yazar olan Wells, Dünyalar Savaşı'nda istila altındaki umutsuz ve çaresiz bir gezegenin hikâyesini anlatıyor: Dünya'nın.

Gökyüzünden İngiltere'nin güneyine düşen silindirlerin yarattığı merak hemen sonra yerini korkuya bırakmıştır. Dünya, Mars'tan gelen canlıların istilası altındadır. Henüz ne olduğunu anlayamadan Marslılar tarafından katledilmeye başlayan insanlar, var güçleriyle karşılık vermeye ve direnmeye çalışırlar.

Uzaylıların kontrolü altındaki İngiltere'de gerçekleşen olaylara tanıklık eden adsız anlatıcı, insanlığın kaygı verici ümitsizliğinin ve hayatta kalma mücadelesinin karanlık bir portresini çizer. Bir gezegen olarak Dünya en karaklık çağındadır. Dünya'ya kıyasla çok genç olan insan ırkının geleceği ise yalnızca yıldızsız bir gezegen bir gece kadar parlaktır.

İnsanlığın Dünya üzerindeki binlerce yıllık hükümdarlığı son mu bulacak, yoksa bir kurtuluş ihtimali var mı?

Dünyalar Savaşı, modern bilimkurgunun başlangıcı.

Arthur C. Clarke'ın önsözüyle...

"H.G. Wells'in yazdıkları insanı kendine hayran bırakan ve hiçbir zaman tam olarak kavrayamayacağımız türden."
-Orson Welles

"Dünyalar Savaşı, sarsıcı ve şaşırtıcı bir başyapıt."
-Isaac Asimov

Dünyalar Savaşı, Wells'in okuduğum ikinci kitabıydı. Kendisinin daha önce Zaman Makinesi'ni okumuş, şurada da yorumlamıştım. Wells'in kitapları içinde okumayı en çok istediğim eseri Dünyalar Savaşı'ydı. Nitekim kitabı, geçen senenin okuma hedefini tamamlamak için elime aldım ve 2019'un kapanışını Dünyalar Savaşı ile yaptım 😇

Dünyalar Savaşı'nın aslında adını çok duymuştum. Ama o kitapla tanışmam, Youtube'da denk geldiğim ve daha sonra aramama rağmen bir daha bulamadığım bir video sayesinde oldu. Videoda üç ayaklı, metalden, devasa bir uzaylı şehrin sokaklarında geziniyordu. Dikkatimi ilk çeken şey, videodakilerin herhangi bir sahneden alınmamış olmasıydı; duman ve sis içindeki şehri biri amatörce çekmişti. Daha sonra bu çekime uzaylılar eklenmiş, gerçekleşen bu esrarengiz olay videoya alınıyormuş hissini verecek şekilde video düzenlenmişti. Uzaylının yapısı ağzımı açık bırakmış, çıkardığı sirene benzer o ürkütücü sesi ilk kez dinlediğimde ise tüylerim diken diken olmuştu. Yani Dünyalar Savaşı, kitabı okumadan çok önce beni dehşete düşürmeyi, yaratıcılığına hayran bırakmayı başardı. Dünyalar Savaşı ise bu korkuyla karışık hayranlık hissini pekiştirdi.

Bilim kurguda inşa edilen dünyaların, geleceğimizin versiyonlarından biri olma ihtimalinden dolayı bu türü okumak hoşuma gidiyor. Görmeye ömrünün yetmeyeceği kadar uzak bir geleceği deneyimleme ve o yıllarda gerçekleşebilecek şeylere tanık olma fırsatı verilen okurun, zamanının çok ötesinde var olma şansı oluyor. Bunun yanında bilim kurgular, yazıldığı dönemin düşünce tarzından ve biliminden fazlasıyla besleniyor; inşa edilen kurgusal evrenlerin, geleceklerin dayanak noktası bunlar oluyor. Dünyalar Savaşı'nın yazıldığı yıllara, 1890lara bakıldığında Charles Darwin'in çalışmalarının ve Percival Lowell'ın Mars hakkındaki fikirlerinin bu dönemde geniş yankı uyandırdığı görülüyor. Nitekim, Dünyalar Savaşı'nda doğal seçilim teorisinin ve Mars'ta hayatın olabileceğine dair inanışın izlerini görmek mümkün.

Wells'in Zaman Makinesi'ni okuduğumdan bahsetmiştim. Dünyalar Savaşı'nı değerlendirirken aklım sık sık ona kayıyor, bu iki kitabı kıyaslamadan duramıyorum. Wells aslında iki kitabını da dönemin bilimiyle harmanladığı hayal gücüyle kaleme almış; Darwin'in teorilerinden, Lowell'ın kitabından beslenmiş ve ayrıntıları yaratıcılığıyla doldurmuş. Fakat Dünyalar Savaşı'ndaki fikirlerini daha akla yatkın, karakterlerin davranışlarını gerçeklikle daha bağlantılı buldum ben. Mesela, insanlığın uzaylılara vereceği tepkinin aşağı yukarı bu tarz olacağı kanaatindeyim; gelişen teknoloji, saldırı ve savunma cihazlarını değiştirecektir ama insanlar kitaptaki gibi davranacaktır. Aynı şekilde, türlerin yaşam olan diğer gezegenlerden bünyelerine yabancı bir hastalık kapması bence de olası bir durum ve bu ihtimal, diğer bilim kurgularda yeteri kadar göz önüne alınmıyor. Bir de, kurgulanan Marslı teknolojisine ve bunların betimleniş şekline bayıldım. Wells'in karakteri bu icatları bir yandan anlamaya, bir yandan da zamanın teknolojisinin el verdiği ölçüde, dilinde var olan kelimelerle tarif etmeye çalışıyor. Kavramaya çalıştığı teknolojinin günümüz teknolojisine benzerliği, ürkütmüyor değil... Bu benzerliğin üstüne, karakterin kendi uygarlığından on yıllarca ötedeki bir gelişmişlik düzeyini idrak etme ve anlatma çabası yalnızca geleceğe yön veren, başarılı bilim kurgularda görülen o tüyler ürpertici derecedeki sahiciliği daha da öne çıkarıyor. O yüzden, kurguyu daha sağlam buluyorum ve Zaman Makinesi'ni farazi bir senaryo olarak görürken, Dünyalar Savaşı'nın gerçekleşmesi muhtemel bir gelecek olduğunu düşünüyorum.

Wells'in Dünyalar Savaşı'ndaki üslubu bana Jules Verne'i anımsattı; Wells, Verne'in yaptığı gibi, kurguladığı teknolojinin ayrıntılı açıklamalarını okura sunuyor. Zaman Makinesi'ndekinin aksine, sosyolojik eleştirilerini kurgunun geneline yayarak, üstü kapalı bir biçimde yapıyor ve Verne gibi olay örgüsünü ters köşelerle doldurarak ana karakterine daha tehlikeli bir serüven yaşatıyor. Bu yüzden, Verne'i okumayı daha çok seviyorum ben; Dünyalar Savaşı'nı da bu yüzden bir solukta, keyifle okudum.

Kitabın basımından da kısaca bahsedeyim. Kitapta Arthur C. Clarke'ın, Wells'e ve yapıtlarına dair yazdığı spoiler içeren bir önsözü var. Önsözün en beğendiğim yanı ise daha ilk paragrafta spoiler uyarısında bulunması. Benim gibi, spoiler yiyip tüm hevesini yitirmekten korkanlar için bu, ufak ama çok düşünceli bir hareket 😊 Bir diğer sürpriz ise metnin aralarına serpiştirilmiş, yüz küsur yıl öncesinin illüstrasyonlarıydı. Bu karakalem çizimlerin çok belirgin çizgileri yok. Sahnelerin ana hatları kağıda aktarılmış, detayları okurun hayal gücüne bırakılmış gibi... Ama hepsi de birbirinden rahatsız edici, ürkünç ve ilginç eserler. Basımda beğenmediğim tek şey, kapak tasarımı. Bilimkurgu serisinin kapaklarına bayılıyorum fakat bu sefer olmamış sanki. Bu tasarım fazla basit geldi bana, daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum 🤔

Dünyalar Savaşı, gerçekçi kurgusu ve sürükleyici olay örgüsüyle okuduğum en iyi Wells kitabıydı. Onca bilim kurgu yapıtına ilham kaynağı olduğu düşünülürse, Dünyalar Savaşı bilim kurguya başlamak isteyenler için de iyi bir seçenek olabilir. Bu nedenle bilim kurgu okuyan, okumayan herkese bu kitabı tavsiye ediyorum.



"Belki benim istisnai bir mizacım vardır. Deneyimlerimin ne kadarının herkesçe paylaşıldığını bilmiyorum. Bazı zamanlar kendimden ve çevremdeki dünyadan sıyrıldığıma dair tuhaf bir his duyuyorum; her şeyi dışarıdan, düşünülemeyecek kadar uzak bir yerden, zamanın ve mekânın dışından, her şeyin geriliminden ve trajedisinden uzakta seyreder gibi oluyorum. O gece bu hissi çok yoğun bir şekilde yaşadım. İşte düşümün başka bir yönü."





post signature
Paylaş:
Devamını Oku
, ,

Kitap Alışverişi | 22


Bir başka alışveriş yazısıyla daha merhaba 🙋 Uzun zamandır birkaç ay arayla alışveriş yapmamıştım, yazısını girmek bir garip hissettiriyor 😄 Bu kadar kısa bir sürenin ardından kitap almamın nedeni, yıllık okuma hedefime erişebilmek. Bunun için de geçen sene yaptığım gibi, çizgi romanlara ağırlık vermem gerekiyor. Çizgi roman almışken yanına onu da ekleyeyim, bunu da derken böyle bir alışveriş gerçekleştirdim 😇

Alışverişi, eksik Sandmanleri edinmek için yaptım. Serinin ilk beş cildi kitaplığımda, okunmayı bekliyor. Yaz bitmeden, şöyle nefis bir çizgi roman maratonu yapmayı planlıyorum. Sandmanler, Buffyler ve daha niceleri havada uçuşacak 😍 Böylece hem yıllık okuma hedefime yaklaşacağım, hem de bayağıdır köşede bekleyen Buffy'nin incelemesine el atmış olacağım.

Yine eksikleri tamamlamak için İthaki'nin bilimkurgu klasiklerinden birkaçını aldım. Bundan sonraki alışverişlerimde de aldıklarımın yanına bunlardan 3-5 tane atmayı düşünüyorum. Yoksa nasıl tamamlanacak bu liste...

Bende Everest'ten çıkan basımı var zaten, diye Akhilleus'un Şarkısı'nı aslında almayacaktım. Ön okumaya bakınca, İthaki'nin çevirisini daha çok beğendim; onu da attım sepete... Kitabın incelemesi ise ne zamana gelir, hiçbir fikrim yok 🤷 TSOA'yı edinip bir de paperback olarak okuduktan sonra incelemeyi girerim, diyordum ama dolar malum... Doların halini gördükçe, incelemeyi e-book ve çeviri üstünden yapacakmışım gibi hissediyorum 😑

Phaidros'u kaç yıldır almak ve okumak istiyordum. İş Bankası'nın çevirisini bekledim hep. Sonunda, kitabı sessiz sedasız da olsa çıkardılar. En kısa zamanda okuyup yorumunu yazacağım ✌️

Diğer iki kitap, Kitapsepeti'nin hediyesi olarak geldi. Bilimin Devleri: Charles Darwin, her alışverişe hediyeydi. Poe'nun Bütün Hikayeleri ise yanlış hatırlamıyorsam 200 lira üstüne hediyeydi. Kitapların basımı fena değil, fakat içeriğini inceleme fırsatım olmadı henüz. Bir de şu hediyedir çıkartmalarını kulanmaktan vazgeçseler, müthiş olacak!

Kitaplar hakkında yazmaktan, siparişin ayrıntılarından bahsetmeyi unutuyordum 😬 Siteden en memnun kaldığım alışverişimi gerçekleştirmiş olabilirim. Sadece teminde biraz sıkıntı yaşadık; kitaplar hazır olmasına rağmen, bizim iletişime geçmemiz sonucunda, iki gün sonra kargoya verildi. Onun dışında, paketleme de daha iyi olabilirdi. Nasıl olduysa, bu paketlemeye rağmen, kitaplar sanki gidip kitapçıdan ellerimle ben almışım gibi düzgün ve hasarsızdı. Aman, nazar değmesin; bundan sonraki alışverişlerim de hep böyle, minimum sorunla elime geçsin 🧿

post signature
Paylaş:
Devamını Oku