, , , ,

2017 Yılının En İyileri!


2017'nin son gününden merhaba! Yeni yılınız şimdiden kutlu olsun ^_^ Bugünü, diğer yıllarda yaptığım gibi, en iyiler yazısına ayırdım; bu sene okuduğum en iyi kitapları, izlediğim en iyi dizi ve filmleri listeledim.

Okuduğum En İyi 5 Kitap

2017 yılı, benim için, kitap açısından pek de parlak değildi. Bunda, hem bir düzene oturtamadığım özel yaşantımın hem de belirli kitap türlerine yönelmemin etkisi var. Umarım 2018'de dilediğimden de çok kitap okuyabilirim :)



Bu yıl okuduğum en iyi kitap, kuşkusuz Watchmen'di. Katmanlı kurgusu, derin karakterleri ve bunların ustaca işlenişiyle Watchmen, bir çizgi romandan çok daha fazlası. Bunu çizgi roman seven, sevmeyen herkes okumalı :)



Gaiman'ın kitaplarında olay örgüsünden ziyade, Gaiman'ın o muhteşem hayal gücünü ve kafasındakileri kaleme dökerken kullandığı üslubunu hevesle okurum. Anlattığı hikayeleri de severim fakat yarattığı dünyalar bana daha çekici gelmiştir. İşte, öykü okumayı pek tercih etmememe rağmen, Kırılgan Şeyler'i bu nedenle severek okudum ve en iyiler listeme aldım.



Dune, okuması zevkli ve bir o kadar da zorlu bir kitaptı. Olay örgüsü de kurgulanan dünya gibi derin ve biraz karışıktı. Bu yüzden kitabı büyük bir dikkatle okumak gerekiyor. Dikkatinizi verdikten sonra, Dune'un nasıl bir şaheser olduğunu kolaylıkla görebiliyorsunuz ^_^



Cesur Yeni Dünya, distopyaya bakış açısı ve bunu işleyişi itibariyle okuduğum diğer distopyalardan farklı bir kitap. Günümüzle benzerliği ve örtüştüğü noktalar da Huxley'nin ileri görüşlülüğünün gücünü gösterir nitelikte. Cesur Yeni Dünya'yı bu yüzden en iyiler listeme almak istedim.



Okuma süreci biraz sancılı geçse de Işık Tanrısı'nı en iyiler listeme almak istedim. Çünkü kurgunun ardındaki fikir inanılmaz. Bu fikrin işlenişi ise karmaşık; olay örgüsünü takip etmek bu nedenle zor. Işık Tanrısı'nı bir kez daha okumak istiyorum ve bu sefer kitabı daha iyi anlayacağımı düşünüyorum.


İzlediğim En İyi 5 Dizi

Bu sene de dizilere ağırlık ağırlık verdim. Fakat 2017'deki kadar yeni dizi izlemedim; genelde takip ettiğim dizilerin yeni sezonlarını izledim. Bu yüzden bu listeyi oluşturmak, geçen seneki kadar zorlamadı beni :)

1. Skam


Diziyi kime tavsiye etsem, karakterlerin yaşları itibariyle önce küçümsemeyle karışık şaşkınlık tepkileri almıştım. Bu ön yargıyı yıktıktan sonra ise dizinin bağımlısı olmayan kalmadı :D Karakterler liseye giden gençler olduğundan gelen ilk tepkileri normal buluyorum. Fakat Skam, bizim bildiğimiz lise dizilerinden çok farklı. Karakterleri derin ve karakterlerin gösterdiği değişim dizi boyunca görülüyor. Dizinin en çok, karakterlerin bakış açılarını işleyişini seviyorum. Bu işleyiş saygı çerçevesinde yapılıyor ve bu sayede karakterler kendilerini buluyor, büyüyor. Skam'ı izlemenizi tavsiye ederim; yaşınız kaç olursa olsun, Skam'da kendinizden bir şeyler bulacağınızı düşünüyorum.



Kitaptan başarıyla ekranlara uyarlanan yapımlardan biri, American Gods. Senaryonun kitap ile paralel gitmesi, cuk diye oturan oyuncu seçimleri, dizinin Starz'ın o karanlık tarzı ile hayat bulması gibi nedenlerle American Gods'ı en iyiler listeme aldım.



Bu sene izlediğim ve favorilerim arasına giren, kitaptan uyarlama bir başka dizi de The Handmaid's Tale... Kurgusu basit gibi görünse de, işlenen tema ve vurgulanan noktalar dikkat çekici. Diziyi izleyip de bazı sahnelerden etkilenmemek, rahatsızlık duymamak çok zor. Rahatsız olsam da dikkatimi başka bir şeye yöneltemedim; sıklıkla ufak aralar vererek izledim bölümleri, fakat bu aralarda da diziyi aklımdan çıkaramadım. İnsanın içine işleyen, fazlasıyla etkileyici bir yapım.



Mindhunter'a, Fringe'in biricik Olivia Dunham'ını tekrar ekranlarda göreceğimiz dizi olarak başlamıştım :) Dizinin, Criminal Minds ile True Detective karışımında bir havası var. Seri katillere yaklaşımı ile Criminal Minds'ı andırsa da; dizideki olaylar, CM'dan kronolojik olarak önce yer alıyor ve CM'daki birimin nasıl kurulduğunu anlatıyor. Karakterlerin diyalogları ve dizinin atmosferi, bana True Detective'i çağrıştırdı biraz. O nedenle, bu iki diziyi sevenlerin Mindhunter'ı da seveceğini düşünüyorum.

5. Legion


Anlatımı ve verdiği tat klasik süper kahraman dizilerinden çok farklı olan bir yapım, Legion... Konuların işlenişi karışık olduğundan dizi, izleyicinin bütün dikkatini talep ediyor. O açıdan izlemesi zor bir yapım olsa da, her bir sahnesi resmen görsel şölen ;) Hakkında çok bir şey bilmeden başlamıştım diziye; izledikten sonra ise tüm wiki sayfalarını bir oturuşta incelemiştim :D Spoiler niteliğinde bazı bilgilere denk geleceğiniz için, benim gibi yapmanızı tavsiye etmem; kimin kim olduğunu tam olarak bilmeden izlerseniz, diziyi anlamada bir tık daha zorlanacaksınız fakat dizinin seyri daha keyifli olacaktır ^_^

İzlediğim En İyi 5 Film

İzlediğim filmleri not edeceğim bir uygulama hala bulamadığımdan, liste için yine aklımda kalan filmlerden seçim yaptım. Filmler için Tv Time gibi pratik ve kullanımı zevkli bir uygulama bilenler, uygulamanın adını aşağıya yorum olarak bırakırsanız sevinirim ^_^



İzlemekten en çok keyif aldığım Marvel filmerinden biriydi, Thor: Ragnarok... Görsel açıdan fazlasıyla tatmin edici sahneleriyle, aksiyon dolu senaryosuyla, karakterleriyle bütünleşen oyuncularıyla Thor: Ragnarok bu yıl izlediğim en iyi filmler listemde ilk sıralarda yer alıyor. Filmin her ögesine -ama en çok da oyuncuların, karakterlerine kendilerinden bir şeyler katmasına- bayıldım. Sanırım, Thor: Ragnarok'u diğer Thor filmlerinden ayıran ve bu kadar başarılı yapan da bu... Chris Hemsworth'ün şapşallığını Thor'da, Tom Hiddleston'un ciddiyetini Loki'de görmek müthişti.



Bu yıl izlediğim en iyi filmlerden biri de Edge of Tomorrow'du. Filmin senaryosu kafa karıştırıcı ve şaşırtıcı, savaş sahneleri ise insanın gözlerini bir an olsun ayıramayacağı heyecanda... Uzaylıların gerçekçi olduğu, temposu yüksek ve oyunculuğu etkileyici bir bilim kurgu arayışında olanlara bu filmi tavsiye ederim. Özellikle de bilgisayar oyunu oynamayı sevenlerin, Edge of Tomorrow'a bayılacaklarını düşünüyorum ;)



Eğer Agatha Christie romanları bir film olursa tam da böyle olmalı, dedirtecek bir yapım. Sürprizlerle dolu senaryosu, kaliteli oyuncu kadrosu, hayran bırakan mekan ve kostümleriyle Crooked House'u büyük bir zevkle izledim.



Baby Driver ilginç karakterleri, aksiyonu ve heyecanı bol senaryosuyla izlemesi keyifli bir film. Dikkatle seçilmiş şarkıları ve bu şarkıların senaryoya bir yapboz gibi uyması ise bu zevki bir tık üste taşıyarak tam bir ziyafete dönüştürüyor. Böylesine yetenekli oyuncuları -özellikle de Ansel Elgort'u- izlemek, Elgort'un oyunculuk yeteneğini nasıl da geliştirdiğini görmek ayrı bir güzeldi.



Bu tarz casus filmleriyle pek ilgilenmediğim halde Atomic Blonde, çizgi romandan uyarlama olduğu için olsa gerek, dikkatimi çekmeyi başardı ve bu yıl izlediğim en iyi filmler listeme girdi. Filmin senaryosu, özellikle de sonu, şaşırtıcı ögelerle dolu; Charlize Theron'un bire bir dövüş sahneleri ise nefes kesici güzellikte... Aksiyon sevenlerin bu filme mutlaka bakması gerektiğini düşünüyorum :)


post signature
Paylaş:
Devamını Oku
, , , , , , , ,

DIY: 4. Doktor'un Atkısı


Upuzun bir aranın ardından herkese merhaba :) Eğitimlerdi, işti, örgüydü derken blogla ilgilenemedim. Şu önümüzdeki haftalarda da buralarda pek olamayacağım. Ama her şeyi düzene oturtur oturtmaz geri döneceğim ^_^ Hem bloga yavaş yavaş geri dönmek hem de bu süre zarfında buraların boş kalmaması için bir DIY yazısı hazırladım.

Aslında örmeyi bitireli birkaç ay oluyor; hatta atkıyı kullanmışlığım bile var. Ama fotoğraf çekmeye zaman bulamadığım için yazıyı hazırlayamadım. Geçen hafta Doctor Who'nun yılbaşı özel bölümünün fragmanını görünce gaza geldim ve fotoğrafları sonunda çekebildim. Doctor Who'dan ayrılan Capaldi'yi anmak ve 13. Doktor'a hoş geldin demek için bu DIY yazısını şimdi, özel bölüm haftasında paylaşıyorum.

4. Doktor'un kullandığı atkılar sezona göre çeşitlilik gösteriyor. Bir bu rengarenk atkıyı, bir de morlu turunculu bir başka atkıyı kullandığını görmüşsünüzdür. Ben, Doctor Who denince akla ilk gelen bu atkıyı örmek istedim.

Ayrıntılara geçmeden önce, buradaki ana kaynaktan yararlandığımı belirteyim. Yazıda bahsedeceğim kaynaklar, o sitenin farklı bölümleri. Örgü deseninden iplerin renklerine kadar Doctor Who atkılarıyla ilgili her şeyi orada bulabilirsiniz ;)


İp ve şiş almadan önce bu atkının hangi versiyonunu öreceğinize ve atkınızın uzunluğuna karar vermelisiniz. Öreceğiniz atkı replika olsun istiyorsanız, bazı renklerden birer tane daha almanız gerekebilir. Ben, günlük hayatta kullanabileceğim bir DW atkısı istediğimden her renkten birer yumak aldım. Atkı ve püskülleri için bu kadar ip fazlasıyla yetti bana.

Aldığım ipler ise Alize'nin Süperlana Klasik koleksiyonuna ait. Bu ipleri 4 numara şiş ile örmeyi tercih ettim ben. Siz de bu renk ipleri kullanmayı düşünüyorsanız yumakların parti numaralarına dikkat edin. Renk tonları bu numaraya göre değişiyor.

Şuradaki yazı, renk tonu konusunda çok işime yaradı benim. İpleri evimin yakınındaki bir tuhafiyeciden aldığım için istediğim her rengi bulamadım. Mesela, benim aldığım kırmızı biraz daha kiremit rengine yakın bir renk olsaydı, kahverenginin de turuncu tonu biraz daha ağırlıklı olsaydı daha iyi olabilirdi. Aynı koleksiyona ait, çok fazla renk seçeneği olan bir tek bu grup vardı. Ben de içlerinden, sitede verilen renk tonlarına en yakın olanları seçtim.

İsterseniz siz, farklı marka ve koleksiyona ait iplerden çok daha uygun bir renk şeması oluşturabilirsiniz. Renk seçerken iplerin içeriğinin ve kalınlığının uyuşmasına özen gösterin.

Şuradaki Slytherin atkımda yaptığım gibi, bu atkımda da yün karışımlı yumakları tercih ettim. İmkanınız varsa, yün içeren iplerden almanızı tavsiye ederim; daha sıcak tutuyor :)


Doktor'un o çılgın uzunluktaki atkısından ziyade, günlük hayatta kullanabileceğim uzunlukta bir atkı istediğimden bahsetmiştim. İşte, bu yüzden desen konusunda başlarda zorlandım. Önümde iki seçenek vardı: İlki, aldığım iplere uygun olan şu deseni kullanacak ve istediğim uzunluğa ulaştığımda deseni yarıda bırakarak örmeyi bitirecektim. Diğeri ise desendeki renk oranının korunduğu, istediğim uzunluğa uygun olan yeni bir desen oluşturacaktım. Deseni yarıda kesmek istemedim çünkü atkımda, desendeki bütün renklerin bu renk geçişleriyle bulunmasını istiyordum. Bu yüzden, en kısa atkı olan 14. sezonun atkısını örmekten de vazgeçtim. Benim istediğim 12. sezonun desenine sahip, 2,5 metre civarında bir atkıydı. Bu konuda çok araştırma yaptım ama hiçbir şey bulamadım. Ben de biraz karışık gibi görünen şu seçeneği keşfettim; en kalın ip için hazırlanmış şu örgü desenini kullandım. İplerim ve şişlerim, tavsiye edilenden ince ve küçük olduğundan atkım çok daha kısa olacaktı. Desen sayfasının üstünde verilen örgü numune bilgilerini kullanarak, öreceğim atkının uzunluğunu tahmini olarak hesapladım. Atkının 2,5 metreye yakın bir değer çıktığını görünce bu seçeneği uyguladım.

Örgü gerilimi kişiden kişiye değişir. Ben parmaklarımı biraz serbest bırakarak, çok germeden örüyorum. Ama siz çok sıkı örüyorsanız, atkınızın boyu daha kısa olacaktır. Bu yüzden, atkıya başlamadan önce ufak bir numune örmenizi tavsiye ederim. Desenlerin örgü bilgileri ile kendi numunenizi karşılaştırarak atkınızın tahmini olarak ne boyutlarda olacağını hesaplayabilirsiniz.


4. Doktor'un atkısında düz örgü tekniği kullanılıyor; her sıra aynı şekilde, düz örgü ile örülüyor. Bu yüzden, renk geçişleri atkının bir yüzünde görülüyor. Düz örgü demişken, sitede sunulan örgü desenlerini incelerken dikkat edin. İlk sayfada sunulan desende yer alan numaralar, örgü sıralarını temsil ediyor; ikinci sayfadaki numaralar ise çıkıntı yapan sıralar. Örneğin, yukarıdaki fotoğraflardaki bej rengi parçanın 5 tane çıkıntı yapan sırası var fakat orası 10 sıralık bir kısım. Diğer sıralar, çıkıntıların arasında olduğu için gözükmüyor.

Slytherin atkımda ilk ilmeği örmeden aldığım için, renk geçişi yaparken sorun yaşamıştım. Bu sefer, ilk ilmeği örüp son ilmeği örmeden bırakmayı tercih ettim. Atkının genişliğini biraz azaltarak 42 ilmek ile atkıma başladım. Buradaki deseni baştan sona takip ettim. Sonuç olarak, 22 cm genişliğinde ve 2,48 cm uzunluğunda bir atkı ördüm; püsküllerle beraber atkının uzunluğu 2,74 cm'yi buluyor. Düz örgünün kullandıkça boylamasına daha da esneyeceğini hesaba katarsak, 4. Doktor'un atkısını andıran uzunlukta fakat ayağıma dolanmadan rahatlıkla kullanabileceğim bir atkım oldu ^_^


Atkıda ip taşıma olmadığından, her renk değişiminde ipleri kestim. Kesmeden önce de atkının içine dokumaya yetecek kadar ip bırakmaya dikkat ettim. Bu ipleri nasıl birleştireceğiniz konusunda bir fikriniz yoksa, sizi buraya alayım. İplerin nasıl bağlanacağı ve atkıya dokunacağı resimli bir biçimde, çok güzel açıklanmış. Ben de, bire bir olmasa da, oradaki teknikleri uyguladım.


İpleri de hallettikten sonra sıra püskülleri eklemeye geldi. Püskül sayısı, ipin kalınlığına göre değişiyor. Kalın ipler için 10 püskül yeterliyken, ince ve orta kalınlıktaki ipler için 12 püskül tavsiye ediliyor. Ben, 13 püskülü daha çok yakıştırdım atkıma. 12 püskül ile, püsküller arasındaki boşluk gözüme batıyordu. Püskül sayısını bir artırınca bu sorunu çözmüş oldum. Her renkten birer ip aldım ve üçer ilmek arayla 13 püskülü ekledim.

Püskül iplerinin ikiye katlanacağını göz önünde bulundurarak, istediğiniz uzunluğun iki katını kesin. Hatta, istediğiniz uzunluktan birkaç santim uzun kesmeniz daha iyi olur. Ben, ipleri 35 santime yakın kestim. Püskülleri ekledikten sonra, iplerin uçlarını birkaç parmak kırptım. Püskül uzunluğuyla ilgili herhangi bir bilgiye rastlamadığım için sitede yer alan fotoğrafları baz aldım. Püsküller, mordan sonra gelen bej rengi kısımla aşağı yukarı aynı uzunlukta görünüyor. Ben de bu oranı uyguladım. Ama siz, püskülleri istediğiniz uzunlukta kesebilirsiniz.


Eylül ortası gibi başladığım atkımı bir aya kalmadan, ekimin ilk haftasında bitirdim. İpleri dokuyup püskülleri de ekleyince ortaya, hem zaman yolculuğuna hem de günlük kullanıma uygun böyle renkli bir parça çıktı :)

Atkının örgü tekniği düz örgü olduğundan, örmesi oldukça kolay. Atkınızı sıcak içeceğinizle birlikte favori Doctor Who bölümlerinizi izlerken örebilirsiniz. Böylece, el yapımı atkınız gibi örerken geçirdiğiniz zamanlar da kıymetli olur. Örmeye başlayacaklara şimdiden kolay gelsin ;)

-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-

Güncelleme (08.02.2020): Herkese merhaba! Atkıyı iki yıldan uzun bir süredir kullanıyorum. Bu sürede olanlara kısaca değineyim.

Atkı, gariptir ki uzamadı :D Yer çekimi ve püsküllerin ağırlığı atkıyı aşağı çeker, sıraların arasındaki boşluklar artar diye tahmin ediyordum ama olmadı. Atkıyı her kullanışımda atkı uzuyormuş gibi hissediyorum ama, az önce ölçtüğümde uzunluğun aynı olduğunu gördüm. Atkı esnek bir yapıda olduğu için bana böyle geliyor, muhtemelen. Bir diğer ihtimal de atkı boynumdayken, gerçekten de uzuyor; ama çıkarınca yapısı gereği kendini hemen topluyor. Uzun yıllar kullandıktan sonra nasıl olacak, merak ediyorum doğrusu...

Kullanımının çok kolay olduğunu belirteyim. Atkı geniş olduğundan, boynuma dolayınca ikiye katlandığı oluyor. Ama örgü stilinden dolayı katlamalar rahatsız etmiyor. Hatta aksine, bu atkı daha ince olduğundan o katlamalar beni sıcak tutuyor.

Bu atkının da tüylenme yapmadığını ve varla yok arası bir ağırlıkta, yumuşacık bir atkı olduğunu söyleyerek yazıya noktayı koyuyorum.


post signature
Paylaş:
Devamını Oku