, , , ,

2019 Yılının En İyileri!


2019'un son gününden herkese merhaba! Yeni yılınız şimdiden kutlu olsun, isteklerinizin gerçekleştiği bir yıl diliyorum 🎆

Bu yılı blog konusunda biraz sıkıntılı geçirdim ben, planlarımı tam olarak uygulayamadım. Ne istediğim kadar kitap okuyabildim, ne de dizi-film izleyebildim. İş güç, yüksek lisans filan derken 2019 nasıl geçti anlamadım şahsen... Fakat bu yıl bana çok şey kattı, hedeflerimin tamamına ulaşamasam da bir kısmını gerçekleştirdiğim için mutluyum 😊

O nedenle, bu yılın en iyilerini üçe düşürdüm; okuduğum en iyi 3 kitabı, izlediğim en iyi 3 dizi ve filmi listeledim.


Okuduğum En İyi 3 Kitap

Bu yıl okuduğum kitapların neredeyse yarısının CMBYN olduğunu belirtmek istiyorum, öncelikle 😄 En iyileri üçe düşürmemin bir nedeni de, okuduğum tüm kitapları listeye almamak. 2019'da topu topu 10 kitap bitirmişim zaten ki bunların dördü CMBYN, geriye kalan 6 kitaptan 4 tane seçmek saçma geldi; ben de çareyi listeyi daraltmakta buldum.

1. Call Me by Your Name - André Aciman

Listenin birincisine şaşırdığınızı sanmıyorum 😉 Beni tanıyan tanımayan herkes, şu kitabın beni nasıl çarptığını biliyor. Değil 2019 yılı, son on yılın ve hatta 27 yılın en iyi kitabı... "Evde yangın çıksa, ilk hangi kitabını kurtarırdın" sorusuna cevap vermekte zorlanmıyorum artık; o derece yani!

Listeye paperback yerine audiobooku almak istedim; o çeviriyle Adınla Çağır Beni'yi almayacağım barizdi zaten 😒 Armie Hammer'ın seslendirmesiyle Elio'nun düşüncelerini dinlemek, ilahi bir deneyimdi. Hele bir de güneşin altında, burnunuzda cildinize sürdüğünüz güneş kreminin ve saçınıza püskürttüğünüz papatya suyunun kokusu varken dinliyorsanız...


Good Omens, İthaki tarafından Kıyamet Gösterisi adıyla dilimize çevrilmişti. Ben de kitabı üniversitenin ilk yıllarında okumuştum, hatta yazdığım ilk yorumlardan biri olur kendisi 😏 Yorumu merak edenler, üstteki like tıklayarak yoruma ulaşabilir; ama ulaşmasanız daha iyi bence 😬

Dizisi de malum, bu sene çıktı. Diziyi izledikten sonra kitabı tekrardan okuyayım dedim; yollarda da bir elimde termos bir elimde kitap zor olacağından, ebook arayışına girdim. Good Omens'ı hem hatırlamak hem de yolda geçen zamanı değerlendirmek için tekrardan, büyük bir keyifle okudum. Gaiman ve Pratchett'ın dilini nasıl da özlemişim...


3. Uzayda Piknik - Arkadi & Boris Strugatski

Ne okuduğum, nasıl okuduğum belli olmayan bir kitaptı Uzayda Piknik. Dizisinin çıkacağı söylentisini duyunca başlamıştım kitaba, yazarların başka bir kitabını da severek okuduğum için Uzayda Piknik iyi bir tercih gibi geldi.

Kitabı okurken, kaç kez kitabı yarım bırakmayı düşündüm. Onun yerine, kitaba bir süreliğine ara verdim. Uzayda Piknik'i okumak için doğru bir zamanda değilmişim demek ki, zira kitabı tekrardan elime aldıktan kısa bir süre sonra bitirdim.

Kitap, gerek kurgu gerekse üslup açısından çok başka bir kafada 🤯 İçeriği, vurgulanan noktaları, vs. tamamen anladığımı sanmıyorum. Ama bu, Uzayda Piknik'in bu sene okuduğum en iyi kitaplardan biri olduğunu anlamama engel değil. Daha sakin bir dönemde kitabı bir daha okumayı planlıyorum, bakalım...


İzlediğim En İyi 3 Dizi

1. Good Omens

Dizinin çıkacağını duyduğumda heyecandan bayılacaktım. Nitekim hayal kırıklığına da uğramadım. Öyle ki, Good Omens'ın en iyi uyarlamalardan biri olduğu iddiasındayım. Dizisi o kadar muhteşem ki, bir an kitabının muhteşemliğini unuttuğumu sanıp kitabı tekrardan okudum. Oyunculardan ya da senaryodan, belki de her ikisi ve diğer her şeyden dolayı olsa gerek; dizi tek kelimeyle mu-az-zam olmuş.

Dizi, kitaba kıyasla daha akıcı, gelişmeleri takip etmesi daha kolay. Tennant ve Sheen'in enerjisi de diziye cuk diye oturmuş. Mutlaka izleyin!

Keşke Terry Pratchett da bu günleri görseydi, bir kez daha kendisini rahmetle anıyorum.

2. The Office

The Office, neden izlediğimi bilmediğim bir diziydi. Michael Scott'tan nefret etmeme rağmen garip bir biçimde kendimi sonraki bölümü izlerken buldum hep. Başlarda Michael her şeyiyle beni sinir hastası etse de sonunda keyifle izlediğim karakterlerden biri oldu.

Karakterlerinin tiplemeleri olsun, senaryonun mizahi yönü olsun, alttan alttan verdiği mesajlar olsun, sevdim ben The Office'i. Ama diziyi halen daha bitirebilmiş değilim 🤣 Gerçekleşmesini istemediğim olayları izlememek için diziyi kağnı hızında izliyorum şimdilik, olacaklara kendimi daha iyi hazırladıktan sonra, diziye tam gaz devam edeceğim.


3. WtFock

En son izlediğim Skam versiyonu, WtFock'du. Nedense ben bunu Finlandiya yapımı zannetmiştim, İzlemeye başladığımda da Norveç'e yakınlığından dolayı gerek mimari gerekse kültürel benzerlikleri göreceğim diye heyecanlanmıştım 🤭 Sonradan Belçika yapımı olduğunu öğrendim, bu sefer de Fransızca'dan dolayı mutlu oldum.

Dizinin senaryosu Skam'la bir gibi, fakat 3. sezonda farklılaşmaya gidilmiş. Dizinin, karakterlerin yaşına uygun bir oyuncu kadrosu var. Karakterler, Skam'daki gibi sosyal medyada da aktif; Youtube hesapları da tatlının üstündeki kiraz misali...

Özellikle 3. sezonuyla beni benden aldı bu dizi. Bir Isak sezonu daha, bana bir Skam versiyonunu sevdirdi; şaşırdık mı, hayır 🤷 Ama Robbe ile Sander'ın arasındaki kimya bambaşka bir şey. Özellikle Skam severlerin bu sezona bakmasını tavsiye ederim.


İzlediğim En İyi 3 Film

1. Le Fabuleux Destin d'Amélie Poulain

Şu filmi izleme amacım tamamen Fransızcamı ilerletmek amaçlıydı. Sonrasında ise ne izlediğimi kavramaya çalıştığım birkaç gün geçirdim.

Amélie'yi görünce aklıma hep hayal gücü geliyor; hayal gücünün tuhaflığı, sınırsızlığı ve serbestliği... Amélie de böyle bir film aslında; garip karakterleri olan, dizginsiz senaryosuyla duyguları derinden sarsan bir film. İzlediğim en acayip, en güzel filmlerden biri.

Psikolojik açıdan incelendiğinde de tatmin edecek bir yapım. Herkese izlemesini şiddetle tavsiye ederim 😉

2. Lady Bird

Saoirse Ronan'ı her izlediğimde "Tamam..." diyorum, "...bu kız daha iyi oynayamaz." diyorum ve her seferinde çıtayı daha da yukarıya çıkarttığını görüyorum. Duyguları tüm varlığıyla aktarışına, oynadığı karaktere can verişine hayranım.

Filmi bu kadar beğenmemin asıl nedeni Saoirse Ronan olsa da, diğer oyuncuların performansları ve senaryonun da bunda payı var tabii. Lady Bird'ü izlerken ergenliğimi düşündüm; hislerimizin, yaşadıklarımızın ne kadar da benzer olduğunu gördüm. Filmi izleyen her kadın, her insan nostaljiden nasibini alacaktır bence 😊

Aynı şekilde, Lady Bird'ü de psikoloji filmleri izlemek isteyenlere tavsiye ederim.

3. Bohemian Rhapsody

Bohemian Rhapsody'yi izlemekte birazcık geç kalmıştım. İzledikten sonra ise uzun bir süre boyunca sabah akşam Queen dinlemekten alamadım kendimi. Şarkıların sahnelerle uyumu olsun Rami Malek'in o müthiş performansı olsun, Bohemian Rhapsody'yi beğeniyle izledim. Filmin zirvesinin Live Aid konseri olduğunda hemfikiriz sanırım 😍

Senaryo gerçeklere biraz daha bağlı kalınarak oluşturulsaydı, Bohemian Rhapsody tadından yenmezdi diye düşünüyorum; zira bazı önem arz eden sahnelerin gerçekle uzaktan yakından alakasının olmadığını bilerek izlemek, büyünün bir kısmını bozuyor gibi. Yine de ortada muhteşem bir yapım var.



post signature
Paylaş:
Devamını Oku