Bölüm genel olarak Pinokyo'nun ve Neal'ın nişanlısı Tamara'nın geçmişi üzerinden gidiyor. Şok üstüne şok geçirerek izlediğim bir bölümdü. Tüm kasabalıları ilgilendirecek devasa nitelikte durumlar yoktu ama birkaç karakteri anlamada yardımcı olacak bazı olaylar vardı.
Devamı spoiler içerir.
- Pinokyo'nun akıbetinin ne olduğunu merak etmiştim, sonunda kendisini bu bölümde görebildik. Pinokyo'yu en son, yatakta oduna dönüşürken izlemiştik ve lanet bozulunca da kendisinden bir haber alınamamıştı. Hala odun olduğunu görmek beni biraz hayal kırıklığına uğratsa da -insanken ayrı bir cazibesi var ;)- August'un geçmişinden bir bölümü izlemek güzeldi :)
- August'un tekrar çocuk olması fikrini biraz garip buldum, ama yaratıcı bir fikir olduğunu kabul etmeliyim ;)
- Emma'yı Neal'le gördüğüm bölümden beri favori çiftim oluyor kendileri :) Bölümlerde her yan yana geldiklerinde çikolata yemişim gibi mutlu oluyorum. Sürekli birbirlerinin gözlerinin içine baksınlar; Henry'yi de alıp üçü el ele tutuşsun, mutlu aile tablosu çizsinler istiyorum ^_^ Eh, buradan Tamara'yı neden sevmediğim anlaşılıyordur. Bu bölümde, Tamara'nın aslında nasıl biri olduğunu öğrendiğimde "Oha, oha, oha!" nidalarıyla evi turladıktan sonra bölüme devam ettim. Kızda bir şeyler olduğunu biliyordum ama bu kadarını tahmin etmemiştim. Ah, bir de Neal şu kızın gerçek yüzünü görebilse...
- Bölümün son sahnesinden sonra her taşın altından bu kızın çıkması sinir bozucu olmaya başladı. Tamara, Regina'nın karşısına elektro şok tabancasıyla çıksın da Regina şu kızın kalbini söküp un ufak etsin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder