, , , , , , , ,

Yorum: Dünyalar Savaşı - H.G. Wells

Tür: Bilim Kurgu, Klasik, Korku, Macera
Goodreads Puanı: 3,83 (241.402 oy)
Orijinal Adı: The War of the Worlds
Seri: -
Yayınevi: İthaki Yayınları
Çeviri: Ali Kaftan
Basım Yılı: 2018 (2. baskı)
Sayfa Sayısı: 256

"İnsanlarla karıncalar arasındaki bir savaştan daha fazlası değil bu."

H.G. Wells, bilimkurgunun atası, türe adını altın harflerle yazdırmış en büyük yazarlardan. Zaman Makinesi, Görünmez Adam, Doktor Moreau'nun Adası gibi eserleri ve düşünceleriyle âdeta zamanın ötesinden gelen bir yazar olan Wells, Dünyalar Savaşı'nda istila altındaki umutsuz ve çaresiz bir gezegenin hikâyesini anlatıyor: Dünya'nın.

Gökyüzünden İngiltere'nin güneyine düşen silindirlerin yarattığı merak hemen sonra yerini korkuya bırakmıştır. Dünya, Mars'tan gelen canlıların istilası altındadır. Henüz ne olduğunu anlayamadan Marslılar tarafından katledilmeye başlayan insanlar, var güçleriyle karşılık vermeye ve direnmeye çalışırlar.

Uzaylıların kontrolü altındaki İngiltere'de gerçekleşen olaylara tanıklık eden adsız anlatıcı, insanlığın kaygı verici ümitsizliğinin ve hayatta kalma mücadelesinin karanlık bir portresini çizer. Bir gezegen olarak Dünya en karaklık çağındadır. Dünya'ya kıyasla çok genç olan insan ırkının geleceği ise yalnızca yıldızsız bir gezegen bir gece kadar parlaktır.

İnsanlığın Dünya üzerindeki binlerce yıllık hükümdarlığı son mu bulacak, yoksa bir kurtuluş ihtimali var mı?

Dünyalar Savaşı, modern bilimkurgunun başlangıcı.

Arthur C. Clarke'ın önsözüyle...

"H.G. Wells'in yazdıkları insanı kendine hayran bırakan ve hiçbir zaman tam olarak kavrayamayacağımız türden."
-Orson Welles

"Dünyalar Savaşı, sarsıcı ve şaşırtıcı bir başyapıt."
-Isaac Asimov

Dünyalar Savaşı, Wells'in okuduğum ikinci kitabıydı. Kendisinin daha önce Zaman Makinesi'ni okumuş, şurada da yorumlamıştım. Wells'in kitapları içinde okumayı en çok istediğim eseri Dünyalar Savaşı'ydı. Nitekim kitabı, geçen senenin okuma hedefini tamamlamak için elime aldım ve 2019'un kapanışını Dünyalar Savaşı ile yaptım 😇

Dünyalar Savaşı'nın aslında adını çok duymuştum. Ama o kitapla tanışmam, Youtube'da denk geldiğim ve daha sonra aramama rağmen bir daha bulamadığım bir video sayesinde oldu. Videoda üç ayaklı, metalden, devasa bir uzaylı şehrin sokaklarında geziniyordu. Dikkatimi ilk çeken şey, videodakilerin herhangi bir sahneden alınmamış olmasıydı; duman ve sis içindeki şehri biri amatörce çekmişti. Daha sonra bu çekime uzaylılar eklenmiş, gerçekleşen bu esrarengiz olay videoya alınıyormuş hissini verecek şekilde video düzenlenmişti. Uzaylının yapısı ağzımı açık bırakmış, çıkardığı sirene benzer o ürkütücü sesi ilk kez dinlediğimde ise tüylerim diken diken olmuştu. Yani Dünyalar Savaşı, kitabı okumadan çok önce beni dehşete düşürmeyi, yaratıcılığına hayran bırakmayı başardı. Dünyalar Savaşı ise bu korkuyla karışık hayranlık hissini pekiştirdi.

Bilim kurguda inşa edilen dünyaların, geleceğimizin versiyonlarından biri olma ihtimalinden dolayı bu türü okumak hoşuma gidiyor. Görmeye ömrünün yetmeyeceği kadar uzak bir geleceği deneyimleme ve o yıllarda gerçekleşebilecek şeylere tanık olma fırsatı verilen okurun, zamanının çok ötesinde var olma şansı oluyor. Bunun yanında bilim kurgular, yazıldığı dönemin düşünce tarzından ve biliminden fazlasıyla besleniyor; inşa edilen kurgusal evrenlerin, geleceklerin dayanak noktası bunlar oluyor. Dünyalar Savaşı'nın yazıldığı yıllara, 1890lara bakıldığında Charles Darwin'in çalışmalarının ve Percival Lowell'ın Mars hakkındaki fikirlerinin bu dönemde geniş yankı uyandırdığı görülüyor. Nitekim, Dünyalar Savaşı'nda doğal seçilim teorisinin ve Mars'ta hayatın olabileceğine dair inanışın izlerini görmek mümkün.

Wells'in Zaman Makinesi'ni okuduğumdan bahsetmiştim. Dünyalar Savaşı'nı değerlendirirken aklım sık sık ona kayıyor, bu iki kitabı kıyaslamadan duramıyorum. Wells aslında iki kitabını da dönemin bilimiyle harmanladığı hayal gücüyle kaleme almış; Darwin'in teorilerinden, Lowell'ın kitabından beslenmiş ve ayrıntıları yaratıcılığıyla doldurmuş. Fakat Dünyalar Savaşı'ndaki fikirlerini daha akla yatkın, karakterlerin davranışlarını gerçeklikle daha bağlantılı buldum ben. Mesela, insanlığın uzaylılara vereceği tepkinin aşağı yukarı bu tarz olacağı kanaatindeyim; gelişen teknoloji, saldırı ve savunma cihazlarını değiştirecektir ama insanlar kitaptaki gibi davranacaktır. Aynı şekilde, türlerin yaşam olan diğer gezegenlerden bünyelerine yabancı bir hastalık kapması bence de olası bir durum ve bu ihtimal, diğer bilim kurgularda yeteri kadar göz önüne alınmıyor. Bir de, kurgulanan Marslı teknolojisine ve bunların betimleniş şekline bayıldım. Wells'in karakteri bu icatları bir yandan anlamaya, bir yandan da zamanın teknolojisinin el verdiği ölçüde, dilinde var olan kelimelerle tarif etmeye çalışıyor. Kavramaya çalıştığı teknolojinin günümüz teknolojisine benzerliği, ürkütmüyor değil... Bu benzerliğin üstüne, karakterin kendi uygarlığından on yıllarca ötedeki bir gelişmişlik düzeyini idrak etme ve anlatma çabası yalnızca geleceğe yön veren, başarılı bilim kurgularda görülen o tüyler ürpertici derecedeki sahiciliği daha da öne çıkarıyor. O yüzden, kurguyu daha sağlam buluyorum ve Zaman Makinesi'ni farazi bir senaryo olarak görürken, Dünyalar Savaşı'nın gerçekleşmesi muhtemel bir gelecek olduğunu düşünüyorum.

Wells'in Dünyalar Savaşı'ndaki üslubu bana Jules Verne'i anımsattı; Wells, Verne'in yaptığı gibi, kurguladığı teknolojinin ayrıntılı açıklamalarını okura sunuyor. Zaman Makinesi'ndekinin aksine, sosyolojik eleştirilerini kurgunun geneline yayarak, üstü kapalı bir biçimde yapıyor ve Verne gibi olay örgüsünü ters köşelerle doldurarak ana karakterine daha tehlikeli bir serüven yaşatıyor. Bu yüzden, Verne'i okumayı daha çok seviyorum ben; Dünyalar Savaşı'nı da bu yüzden bir solukta, keyifle okudum.

Kitabın basımından da kısaca bahsedeyim. Kitapta Arthur C. Clarke'ın, Wells'e ve yapıtlarına dair yazdığı spoiler içeren bir önsözü var. Önsözün en beğendiğim yanı ise daha ilk paragrafta spoiler uyarısında bulunması. Benim gibi, spoiler yiyip tüm hevesini yitirmekten korkanlar için bu, ufak ama çok düşünceli bir hareket 😊 Bir diğer sürpriz ise metnin aralarına serpiştirilmiş, yüz küsur yıl öncesinin illüstrasyonlarıydı. Bu karakalem çizimlerin çok belirgin çizgileri yok. Sahnelerin ana hatları kağıda aktarılmış, detayları okurun hayal gücüne bırakılmış gibi... Ama hepsi de birbirinden rahatsız edici, ürkünç ve ilginç eserler. Basımda beğenmediğim tek şey, kapak tasarımı. Bilimkurgu serisinin kapaklarına bayılıyorum fakat bu sefer olmamış sanki. Bu tasarım fazla basit geldi bana, daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum 🤔

Dünyalar Savaşı, gerçekçi kurgusu ve sürükleyici olay örgüsüyle okuduğum en iyi Wells kitabıydı. Onca bilim kurgu yapıtına ilham kaynağı olduğu düşünülürse, Dünyalar Savaşı bilim kurguya başlamak isteyenler için de iyi bir seçenek olabilir. Bu nedenle bilim kurgu okuyan, okumayan herkese bu kitabı tavsiye ediyorum.



"Belki benim istisnai bir mizacım vardır. Deneyimlerimin ne kadarının herkesçe paylaşıldığını bilmiyorum. Bazı zamanlar kendimden ve çevremdeki dünyadan sıyrıldığıma dair tuhaf bir his duyuyorum; her şeyi dışarıdan, düşünülemeyecek kadar uzak bir yerden, zamanın ve mekânın dışından, her şeyin geriliminden ve trajedisinden uzakta seyreder gibi oluyorum. O gece bu hissi çok yoğun bir şekilde yaşadım. İşte düşümün başka bir yönü."





post signature
Paylaş:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder