Tür: Bilim Kurgu, Distopya, Fantastik, Genç-Yetişkin
Goodreads Puanı: 3,70 (11.410 oy)
Orijinal Adı: Sapphique
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Çeviri: Dost Körpe
Basım Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 432
Kalbin kilidini hangi anahtar açar?Sapphique, beni en çok şaşırtan kitaplardan biri oldu; beklediğimden çok farklı şeylerle karşılaştım. Kitabı bitirdiğimden beri karışık duygular içerisindeyim. Hem kitaba bayıldım hem de hayal kırıklığına uğradım.
Finn canlı Hapishane'den, korkunç Incarceron'dan kaçtı; ama orayı hatırladıkça acı çekiyor çünkü kardeşi Keiro hâlâ içeride.
Claudia, Finn'in Kral olmasında ısrarlı, oysa Finn kendi kimliğinden bile şüphe ediyor.
Deli büyücü Rix, Hapishane'nin şimdiye kadar sevdiği tek insan olan Sapphique'in Eldiven'ini gerçekten buldu mu?
Keiro, Eldiven'i çalarsa dünya yıkıma mı sürüklenecek?
Biri içeride, diğeri dışarıda.
İkisi de özgürlük arayışında.
Sapphique gibi.
Serinin ilk kitabı Incarceron'u okuyalı iki yıldan fazla olmuştur. Seri kitaplarının arasına böyle uzun zamanlar girdiği zaman ister istemez diğer kitaptaki olayları, karakterleri unutuyorum. Bu yüzden kitabın başları biraz sorunlu geçti benim için. Karakterleri ve ne yaptıklarını hatırlamaya çalıştım bir süre, fakat bu durum fazla uzun sürmedi. Kitabı okudukça olayları ve karakterleri hatırlamaya başladım.
Kurgulanan dünya -Incarceron'da olduğu gibi- ayrıntılarıyla işlenmiş. Betimlemeler ise oldukça canlı, yazarın yarattığı dünya kolaylıkla akılda canlandırılabiliyor. Yazar, kurguladığı dünyanın her köşesini betimlemek yerine bazı detayları okuyucunun tamamlamasına izin veriyor. Yazarın bu davranışı -benim gözümde- eksiklikten çok kitabı zevkle okumamı sağlayan özelliklerinden biri.
Kitap sürprizlerle doluydu. Özellikle kitabın sonu beklediğimden çok farklı çıktı. Serinin üçleme olduğunu düşünerek okumuştum kitabı. Eğer serinin devamı olsaydı, kitabın sonunu bu kadar dert etmezdim. Ama netten araştırdığım kadarıyla üçüncü kitap hakkında bir bilgi yok, bu yüzden ben de serinin Sapphique ile sona erdiğini düşünüyorum. Fakat bu seri böyle bitemez, bitmemeli... Aklımdaki soruların henüz yarısı bile cevaplanmadı daha, Sapphique ile birlikte oluşan soru işaretlerini saymıyorum bile... Soru işaretlerine ek olarak bir de olaylar bana hemen oldu bittiye getirildi gibi geliyor. Kitabın nasıl biteceğini merak ederek kitabı okurken bir bakıyorum art arda birkaç olay gerçekleşiyor ve kitap bitiveriyor.
Sapphique, Incarceron'un özgün kurgusunu ve yükselen temposunu devam ettiriyor. Her ne kadar kitabın, ucu açık bırakılmış sonu beni tatmin etmese de kitabı severek okudum. Bende duygu karmaşası yaşatan bu kitabı, serinin takipçilerine öneriyorum.
"Hapishane arzuyla dolu. Sapphique'nin yüzünden; Sapphique Eldiven'i takınca, zihni Incarceron'unkiyle kaynaştı. Incarceron'a hastalık bulaştırdı." "Hastalık mı?" "Bir arzu. Arzular bazen hastalık olabilir Claudia." Adam onu seyrediyordu; yüzü titriyor, dağılıyor ve tekrar birleşiyordu. "Senin de suçun var; her şeyi fazla iyi tasvir ettin. Bu yüzden Incarceron hasretle yanıp tutuşuyor. Binlerce gözüne karşın asla görmediği bir şey var ve onu görmek için her şeyi yapar."
Bende kitabı bitirdiğimde aynı duyguları hissetmiştim. Seri bence kesinlikle devam etmeliymiş çok muallakta kalmış bir kitap sonu var karşımızda... Ama konu gerçekten güzeldi. 3. kitap çıksa okurum ben ama sanmıyorum çıkıcağını :(
YanıtlaSilkitabın bierincisini okuduktan bir süre sonra okumuştum bende haırlama faslını geçtikten sonra mkurgusuyla insanı hayran bıraktıran bir kitap olduğu doğru. en sevdiğim kitaplardan biridir ve etkisinden bir süre cıkamadım. tabiki bencede sonu yarım kaldı biraz. belki devam kitabı gelir. :)
YanıtlaSil