Merhaba! Bir aylık rapor yazısıyla daha buradayım ^_^ Ocaktan beri blogu yenileme, burada daha aktif olma gibi planlarım vardı. Fakat henüz kendimde o gücü ve hevesi bulamadığım için şimdilik kendi halimde takılıyorum :D
Kitap konusunda büyük sıkıntılar içindeyim. Adınla Çağır Beni'ye saplanıp kaldım resmen; ama bu, geçen aylardaki CMBYN gibi iyi bir saplantı değil :/ Kitabı elime bile almak istemiyorum bu aralar... Bu isteksizliğim, muhtemelen çeviri kaynaklı. Başta da biraz isteksizdim zaten, çünkü bu kitabın yazıldığı dilde okunması gerektiğini düşünüyordum. Adınla Çağır Beni'de ellinci sayfaya bile gelememiş biri olarak, şimdi, rahatlıkla şunu söyleyebilirim: Birazcık İngilizce biliyorsanız kitabı İngilizce okuyun! Ne kitabın çevirisi bana CMBYN'i okurken hissettiğim duyguları verebiliyor, ne de yapılan çeviriyi anlayabiliyorum. Bu ay da kendimi Adınla Çağır Beni'yi okumaya zorlayacağım, olmadı kitabın çevirisini yarım bırakıp incelememi kitabın İngilizcesi üzerinden yapmayı düşünüyorum.
Bu ayı da Skam versiyonlarıyla, özellikle de Skam France ile geçirdim ve hiç pişman değilim :D Ama Skam'a dalmadan önce, bu ay izlediğim bir diğer diziden kısaca bahsedeyim.
Mart ayında Skamlar dışında, The Office'i izledim. Bunu genelde yemek yerken filan açıp izliyorum. 4. sezonu bitirdim, 5. sezona başlayacağım yakında. Michael Scott'ın karakterindeki sertliklerin yumuşatıldığını görmek güzel; ilk bölümlerdeki gibi davranmaya devam etseydi, diziyi bu kadar izleyemezdim sanırım.
Evet, gelelim Skam versiyonlarına ;) Bu ay Skam NL'ye başladım ve diziyi gerçekten sevdim. Başta, Liv'in Noora'dan dış görünüş bakımından fazlasıyla farklı olması nedeniyle diziyi izlemek istememiştim. Fakat başlamak istediğim başka Skam versiyonu kalmayınca, mecburen Skam NL'ye baktım; iyi ki de baktım ;) Bunun şimdi 2. sezonu başladı ve diziyi önceden izlediğime seviniyorum; zira bu sezon çok iyi olacak, hissediyorum :D Ayrıca Lucas'nın sezonunu da merakla bekliyorum. Gerçi ben bütün Isakların sezonunu merakla bekliyorum ama, Skam NL'ninkini daha da heyecanla bekliyorum; çünkü bu versiyona başlama nedenim Lucas'ydı :)
Onun dışında Druck'ı klip klip takip etmeye çalışıyorum. Matteo'yu pamuklara sarıp sarmalayıp dünyadaki bütün kötülüklerden korumak isteyen bir tek ben olamam herhalde, değil mi? :D Şaka bir yana, ben bu çocuğu böyle üzgün görmek istemiyorum ya! Diğer evrenlerdeki Isaklar da Evenlarıyla mutlu olabilir mi artık! Hele o son gelen klip var ya... Neyse, fangirllüğümü tumblr hesabıma saklıyorum ve bir diğer Skam versiyonuna geçiyorum :D
Skam Italia da mart ayında yeni sezonuyla ekranlara döndü. Kanalın izlediği saçma sapan politikalar yüzünden bölümleri sitesinden vs. izleyemiyoruz. O nedenle bu diziye karşı içimde bir heves oluşsa da, kliplerin diğer platformlara geç düşmesi nedeniyle o heves hemen geçiveriyor. Bir de çeviri süreci var tabii... O yüzden bunu bölüm bölüm takip ediyorum şimdilik ve ilginç bir biçimde Ele ve Edo'nun olaylarından ziyade arka planda dönen diğer olaylar beni daha çok heyecanlandırıyor :D
Skam España'nın Lucas ile ilgili olayları ilk sezonda bir bir dökmelerinin ardından ne yapacaklarını merak ediyordum ki gelen açıklamaya çok sevindim. 2. sezonda, Lucas yerine Cris'i işlemelerine çok sevindim zira kendisi, şu versiyonda dikkatimi çeken tek karakterdi. Skam España'nın ilk sezonunu ortalama bulsam da, yeni sezonun ilk kliplerine bakarak bunun çok yakında değişeceğini düşünüyorum. Joana ile aralarındaki kimyaya bayıldım, bu sezonu nasıl götüreceklerini de acayip merak ediyorum. Skam España'nın verdiği bu kararla, LGBTI+ bireylerin temsilinde çeşitlemeye gitmeleri ise çok hoşuma gitti ^_^
Dün itibariyle Skam France'in 4. sezonu başladı ve ben hala geçen sezonun yasını tutuyorum. Bu sezon, diğer versiyonların tüm sezonlarına kıyasla açık ara en iyisiydi. Hatta Skam'ın 3. sezonuna denk kalitede ve doluluktaydı bile diyebilirim yani, o derece... 3. sezonun son klibini de izledikten sonra ufak bir varoluşsal krize girip ne yapacağımı düşünmeye başlamıştım. Derken ertesi gün, sanki sezon bitmemiş gibi 4. sezonun ilk klibiyle ilgili hop diye bildirim gelmesin mi... Yeni sezona hemen başlamasalardı, bu krizi nasıl atlatırdım, hiç bir fikrim yok! Bir de, 4. sezonun ilk klipleri beni benden aldı; özellikle bugün gelen o klip... Bizi yine müthiş bir sezon bekliyor, belli ki!
Bu ay Brokeback Mountain ve God's Own Country olmak üzere 2 tane film izledim. Brokeback Mountain'ı uzun zamandır izlemek istiyordum, God's Own Country'yi ise Brokeback Mountain'ı andırdığını duyup merak etmiştim.
Brokeback Mountain ile ilgili şöyle bir şey de yaşadım. Bir yerden sonra filmin duygusal yönünü bünyem kaldırmadı, hissettirdiği duygular bana fazla geldi. Ben de ara verdim ve internette takılmaya başladım. Nasıl olduysa, filmle ilgili çeşitli yazılara denk geldim ve spoiler yedim! Aslında iyi de oldu, çünkü bu sonu zihinsel bir çöküş yaşamadan izleyemezdim herhalde. O nedenle ben de filmi yarım bırakmaya karar verdim. İzlemezsem, en azından benim için o son hala yaşanmamış olacak diye düşündüm ve evet, kurgusal senaryolarda gerçekleşmesini istemediğim şeylerle bu şekilde başa çıkıyorum ben :D Tamamını izlemesem de, Brokeback Mountain'ı herkese tavsiye ediyorum ;)
God's Own Country'de çeşitli dizilerden tanıdığım birkaç oyuncuyu görünce filmi izlemek istedim. Aşkın, sevmenin ve sevilmenin gerçekçi bir biçimde, tüm çıplaklığıyla işlenmesini çok beğendim. Başrol oyuncularının performanslarını da aşırı derecede başarılı buldum, tavsiye ederim :)
Fransızca ise şaşırtıcı biçimde iyi gidiyor :D Şu üçüncü grup fiiller ve hangi harflerin telaffuz edilmeyeceğiyle ilgili zaman zaman ufak sinir krizleri geçirebiliyorum ama bir şekilde gidiyor :D O değil de, Fransızca için bir fiil çekim defteri bir de kelime defteri almak istiyorum. Şimdilik A5 boyutundaki bir defteri kullanıyorum yazarak çalışmak için ve bu şekilde de ilerlerim herhalde. Ama bunu başka defterlerle desteklemem gerekiyor, zira defteri neredeyse yarıladım. Öğreneceğim tüm kelimeleri ve yapacağım fiil çekimlerini buna sığdırabileceğimi sanmıyorum. O yüzden birkaç defterden ve çeşitli kelime kartlarından oluşan böyle minik bir Fransızca dosyası oluşturmak istiyorum. Gramer ve kelime kitapları da edinmeyi düşünüyorum ama şu anda serbest bir biçimde, ilgimi çeken konulara öncelik vererek öğrenmek daha zevkli :) Telefonuma yüklediğim birkaç uygulamadan da yararlanıyorum. Le Conjugueur'u fiil çekimleri için kullanıyorum, sözlük olarak da Collins'inki. Bir de ilgilenenler olursa diye, şuradaki podcasti tavsiye ederim ^_^
Nisan ayı için aklımda birkaç proje var, ama şimdilik Fransızca'yla ilgilendiğim için bunlara ne zaman başlarım bilemiyorum. Şu dili biraz daha oturttuktan sonra birkaç kitap yorumu ve DIY yazısıyla bloga geri dönmeyi düşünüyorum :)
Siz mart ayını nasıl geçirdiniz, neler yaptınız?
Maalesef bazı kitapların çevirileri yüzünden konuları ne kadar iyi olsa da kitap çöp duruma gelebiliyor:(
YanıtlaSilEvet, ne yazık ki...
SilBrokeback Mountain filmi beni aşırı tiksindirmişti :(
YanıtlaSilFilmin tamamını izlemedim ama, spoiler yiyecek olsam da, neden diye sormak istiyorum :D
YanıtlaSil