Kitabın Adı: Şeytanla Dans
Yazarı: Anne Rice
Yayınevi: Martı Yayınları
Orijinal Adı: Memnoch The Devil
Çeviri: Bahar Çelik
Basım Yılı: Ekim 2011, 1. Basım
Sayfa Sayısı: 632
Kitap, kitaplığımın okunmayı bekleyenler bölümünde en arkada kaldığından gözümden kaçmış. Kitaplığımı düzenlerken bir baktım, bu biricik Anne Rice'cığım bana göz kırpıyor. Hemen elime aldım ve Lestat'ın dünyasına adım attım :)
Lestat'ın maceralarına kaldığımız yerden devam ediyoruz. Serinin bir önceki kitabında, Lestat vampir bedenini geri almıştı ve David'i zorla vampire çevirmişti. Kitap da ilk bölümlerde bunu hatırlatıyor. Daha sonra Lestat ile David tekrar karşılaşıyorlar. Bu arada da Lestat kendine bir kurban seçmiş ve onu 6 aydır izlemekte. Kurbanı yani Roger'ı, pahalı antikaların bulunduğu deposuna kadar takip ediyor. İşi daha fazla uzatmadan Roger'ı, güçlü bir mafya babası, öldürüyor. Fakat Lestat bu kurbanının diğerlerinden farklı olduğunu anlıyor. Diğerleri gibi fazla direnmiyor ve Lestat'ın ne yapmakta olduğunu da anlıyor. Aynı zamanda Lestat'la konuşabiliyor da. Ama Lestat tam bunları çözmeye çalışırken, daha önce de hissettiği o takip edilme duygusunu yaşıyor. Roger'ın deposundaki heykellerden birinin, keçi bacaklı bir Şeytan heykeli, canlı olduğunu hissediyor ve ardına bile bakmadan kaçıyor. Daha sonra aptalca davrandığını düşünerek depoya geri dönüyor ve Roger'ı ortadan kaldırıyor. Bir barda otururken Roger'ın hayaleti yaklaşıyor ve hiçbir şey olmamış gibi Lestat'la muhabbet etmeye başlıyor. Kendi geçmişini anlatıyor. Kızı Dora'ya göz kulak olmasını istiyor. Depodaki eşyaları kızının kabul etmesini sağlamasını ve Dora'yı korumasını istiyor Lestat'tan. Lestat ise Roger'ı öldürdüğü için pişmanlık duyuyor. Roger'ın ruhu yavaş yavaş silinirken Lestat yine o duyguyu hissediyor ve ayak seslerini duyuyor. Lestat oradan ayrılıyor ve Roger'ı kaybetmenin verdiği hüzünle David'le buluşuyor. Birlikte Roger'ın eşyalarını emniyetli bir yere taşıma kararını alıyorlar ve sonunda Lestat, Dora'ya gitmeye karar veriyor. Fakat Dora'yla karşılaşmadan önce Şeytan'la karşılaşıyor. Şeytan, yani Memnoch ona ruhu hakkında konuşmak istediğini söylüyor. Ama şimdilik Lestat'ı yalnız bırakıyor. Lestat da Dora gelince ona yaptıklarını ve babasının vasiyetini anlatıyor. Dora, Lestat'tan korkup kaçmıyor. Onu dinliyor. Ağlıyor tabii fakat Lestat'ı suçlamıyor. Lestat, Dora'nın bulunduğu kiliseden kaçıyor çünkü yine o ayak seslerini duyuyor. Evine gidince orada Memnoch'la karşılaşıyor. Memnoch ona yardımcısı olması istediğini söylüyor, onu yaradılışın başına götürmeyi ve cennetle cehennemi göstermeyi teklif ediyor ve Lestat da düşünmek için süre istiyor. David ve Armand'la bu konuyu konuşuyorlar ve Lestat sonunda kararını veriyor. Memnoch'la birlikte bu yolculuğa çıkıyor.
Sıkılmadan okuduğum bir Anne Rice romanı daha. Fakat bu sefer son 50 sayfada öyle olaylar oldu ki ağzım açık kaldı.
Kitaba, diğer Anne Rice kitaplarında olduğu gibi, bayıldım. Lestat'ın yaşadıklarını, kişiliğindeki değişimleri okumayı seviyorum. Bunun altında Anne Rice'ın üslubu var tabii.
Anne Rice'ın üslubunu çok beğeniyorum. Yaptığı benzetmeler, kullandığı kelimeler ve karakterlerinin duygularını yansıtışı... Yazdıklarını bıkmadan tekrar tekrar okuyabileceğim ender yazarlardan biri :)
Uzun lafın kısası, serinin diğer kitaplarını okuyanların bu kitabı daha da seveceğini düşünüyorum. Anne Rice'la tanışmamış olanlara ise tavsiyem bir an önce kitaplarından birini alıp okumaları ;)
Kitaptan küçük bir alıntı:
Şimdi sırada öykümün en can alıcı noktası var. Onu sana burada anlatmak istedim. O zaman burada bulunan nehirler, gezinen kadınlar ve erkekler şimdi çoktan dünyayı terk etmiş olsa da, her şeyi burada, bu güzel yerde anlatmak istedim sana. Ve ''Neredeyiz?'' sorunu izin ver şöyle cevaplayayım: Burası O'nun sonunda beni cennetten kovup attığı yer. Burası benim Düştüğüm Yer.
-Sayfa 365
Arka Kapak
Meleklere inanıyor musun?
Ya sonsuz hayata?
O zaman vampirlere de inanmak zorundasın...
Dünyanın bütün hazineleri, insanüstü duyular ve hazlar, yerçekimine bile meydan okuyan müthiş bir kuvvet, kurbanın düşüncelerini okuma ve zihnini büyüleme, avlanmanın dayanılmaz heyecanı, insan kanının baş döndürücü lezzeti, bilgelik, servet ve güç, ama hepsinden önemlisi sonsuz hayat… Bütün bunlar bir lütuf mu yoksa bir lanet mi?
Vampir edebiyatının başkahramanı Lestat yüzyıllardır cevabını bulamadığı bu soruların pençesinde oradan oraya savrulurken, kurbanlarından birinin kızıyla; ölümlülerin en güzeli, bütün meleklerden masum Dora'yla karşılaşır. Lestat yavaş yavaş Dora'nın karşı konulmaz cazibesine kapılırken, doğaüstü bir gücün onu takip ettiğini ve ona gittikçe daha çok yaklaştığını fark eder. Memnoch'tur bu. Şeytanın ta kendisidir. Tanrı'nın, insanların çektiği acılara karşı kayıtsızlığına isyan eden Memnoch; Lestat'ı yaradılış anına götürür, cenneti ve cehennemi gösterir, tarihi baştan sona yaşatır. Bu görülmemiş yolculuktan sonra allak bullak olan Lestat'tan tek bir isteği vardır. Dora'ya karşı büyük aşkı ve karanlık vampir dünyası arasında kalan Lestat, şimdi bir karar vermek zorundadır.
hiç beğenmedim...
YanıtlaSilBu düşüncenizi biraz daha açabilir misiniz? Mesela, hangi kısmını beğenmediniz?
SilMerhaba ben bu kitabı bir yılı aşkın bir süredir aldım fakat okumaya bir turlu fırsat bulamadım.bu kitap Bi serinin kitabıymış sanırım kaçıncısı acaba önceki kitaplar neler.yardımcı olursanız sevinirim:)
YanıtlaSilVampir Günceleri'nin 5. kitabı. İlk kitap Vampirler Görüşme, ikincisi Vampir Lestat, üçüncüsü Lanetliler Kraliçesi ve dördüncüsü de Beden Hırsızı. Anne Rice'ın bu seriye dahil olmayan, vampir konulu başka kitapları da bulunuyor; onları da okumanı öneririm :)
SilÇok teşekkür ederim.ben bilinçsizce araştırmadan almışım sanırım keşke araştırsaydım.ama en kısa zamanda diğer kitaplarını da alıp başlayacağım seriye:)
Silkitap seri kitabımı hepsiburada 75 liralık kitap alışverişine 4 liraya verior diye almıştım
YanıtlaSilEvet, Vampir Günceleri serisinin 5. kitabı oluyor :)
Sil